19 Mayıs’ı haftasonu ile birleştirip uzak bir yere gidemeyince İstanbul’a yakın yerlere günübirlik gitmeye karar verdik. Uzun zamandır da aklımızda Maşukiye vardı. İstanbul’dan 1,5 saatlik bir yolculuğun ardından kahvaltımızı yapmak üzere Maşukiye’ye gittik.
Kocaeli’ye bağlı Kartepe’nin eteklerinde bir belde Maşukiye. İstanbul’a çok yakın, fakat İstanbul’un trafiğinden, kaosundan uzak, doğayla iç içe güzel zamanlar geçirebileceğiniz bir yer burası. Her ne kadar alabalık lokantaları ile de ünlü olsa biz tercihimizi kahvaltıdan yana kullandık. Fazla araştırma yapmadan Aygır Deresi kenarındaki restoranlardan Vadi Restoran’daki piknik masalarından birine oturup kahvaltımızı yaptık. Öyle dillere destan bir kahvaltısı yok ama yemyeşil ağaçların altında, buz gibi akan derenin yanında, kuş cıvıltıları eşliğinde huzurla oturmak bile yetiyor insana. Yalnız suya dayanamayan bir çocuğunuz varsa buraya gelip gelmemeyi bir daha düşünebilirsiniz ☺ Şaka bir yana bizim minik gezginimiz Leon buz gibi sudan sırılsıklam olana kadar suyla oynadı, en çok o eğlendi. Maşukiye’ye giderken aklımızda sadece kahvaltı vardı. Sonrasında ne yaparız, nereye gideriz planlamamıştık. Daha önce de adını duyduğumuz Natürköy’e gitmeye karar verdik. Çoğunlukla kahvaltı için gidilen bu mekanda bungalowlarda konaklama imkanı da varmış. Küçük akarsu, küçük şelaleler, göletlerin olduğu geniş bir alana yayılan mekan çocuklu ailelerin de tercih edebileceği bir yer. O kadar suyu görünce dayanamayan Leon ile bu sefer ayaklarımızı soktuk suya. Yürüdük, çimlerde oynadık, atlara baktık, soğuk bir şeyler içip dinlendik. Sapanca gölü kenarına mı gidelim İstanbul’a mı dönelim diye düşünürken Karasu’ya gidip Yenimahalle’de balık yemeye karar verdik.