Edirne’de Gezilecek Yerler: Osmanlı’nın Kalbinde Tarihi Bir Gezi Rotası

«
Selimiye_Mosque_and_The_Statue_of_Architect_Sinan_-_panoramio

Edirne, üç imparatorluğa (Roma, Bizans ve Osmanlı) başkentlik yapmış ve medeniyetlerin ve kültürlerin kavşağında yer almıştır. Mimarisi, nehirleri ve zengin mutfağıyla eşsiz bir şehirdir. Mimar Sinan’ın “başyapıtım” dediği Selimiye Camii, burada bulunan erken Osmanlı dönemine ait birçok anıtsal yapıdan biridir. Edirne’de camiler, külliyeler, tarihi köprüler, hanlar ve muhteşem Ege Denizi gibi görülecek birçok şey vardır. Edirne, Türkiye’nin Batı’ya açılan kapısıdır ve turistik yerleri, tarihi güzellikleri ve kozmopolit atmosferi bir araya getirir. Bu eski şehrin her köşesinde farklı bir hikâye vardır. Edirne’nin konumu ve tarihi amacı, onu Balkanlar’dan gelen kültürel alışverişler için canlı bir merkez haline getirmiştir.

Selimiye Camii ve Külliyesi

Mimar Sinan’ın 80 yaşındayken inşa ettiği ve “ustalık eserim” dediği Selimiye Camii, Edirne’de gezilecek yerler dendiğinde akla ilk gelen yerdir. Şehrin silüetinde iz bırakmıştır. Bu eser, 16. yüzyılda Sultan II. Selim için inşa edilmiştir. 43,28 metre yüksekliğindeki tek kubbesi ve dört ince minaresi nedeniyle mimari bir şaheser olduğu düşünülmektedir. Selimiye Camii, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Eşsiz çinileri, hat sanatı ve ters lale motifi gibi detayları, gören herkesi etkileyecektir. Külliyede ayrıca Darül-Kur’a (Kur’an okuma okulu) ve Darül-Hadis (Hadis okuma okulu) gibi yapılar da bulunmaktadır. Şüphesiz bu devasa yapı, Edirne’de yapılacaklar listelerinin en önemli kültürel durağıdır. Caminin ışık ve ses sistemleri, Sinan’ın dehasının en güzel örneklerinden ikisidir.

Sultan II. Bayezid Külliyesi ve Sağlık Müzesi

Sultan II. Bayezid Külliyesi, Tunca Nehri kıyısındaki büyük bir yapı topluluğudur. 15. yüzyılın sonlarında inşa edilmiştir. Külliyede bir cami, bir medrese, bir aşevi, bir darüşşifa ve bir de hastane bulunmaktadır. Darüşşifa, külliyenin en ünlü bölümüdür ve özellikle tıp tarihiyle dünya çapında bilinmektedir. Günümüzde Sağlık Müzesi olarak kullanılan yapının bu bölümü, Osmanlı döneminde hastaların müzik, su sesi ve kokular kullanılarak nasıl tedavi edildiğini göstermektedir. Bu yapı, Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Ödülü’nü kazanmıştır. Kültürel ve tarihi derinliği ve insani tedavi yöntemlerinin kullanımı nedeniyle Edirne’nin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biridir. Tıp tarihine ışık tutan zengin koleksiyonuyla müze, dünya çapında övgü toplamıştır.

Üç Şerefeli Camii

Sultan II. Murad, 15. yüzyılda Üç Şerefe Camii’ni inşa ettirmiştir. Bu eser, Osmanlı mimarisinin zaman içinde nasıl değişerek daha klasik bir hal aldığını göstermektedir. Cami, Edirne’nin merkezindeki tarihi “altın üçgen”in bir parçasıdır. Adını kuzeybatı köşesindeki üç şerefeli 67 metre yüksekliğindeki minaresinden alır. Selimiye Camii’nden önceki en önemli yapıdır. Her biri farklı şekil ve boyutlarda olan dört minaresiyle bilinir. Cami avlusunun ortasındaki güzel taş işçiliği ve şadırvan, dönemin sanat tarzının örnekleridir. Üç Şerefe Camii, tarihi ve mimari önemi nedeniyle Edirne’de mutlaka görülmesi gereken bir yapıdır. Caminin devasa yapısı, erken dönem Osmanlı mimarlarının denge ve simetriyi nasıl anladığının harika bir örneğidir.

Meriç Köprüsü ve Karaağaç

Edirne, Meriç ve Tunca nehirleri sayesinde kendine has bir güzelliğe sahiptir. Meriç Köprüsü, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş güzel bir taş köprüdür. Edirne’yi Karaağaç bölgesine bağlar. Lozan Antlaşması, köprünün hemen ucunda bulunan Karaağaç’ı Türkiye’nin bir parçası yapmıştır. Günümüzde Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olan tarihi Karaağaç Tren İstasyonu ve Lozan Anıtı, Karaağaç’tadır. Edirneliler gün batımını izlemeyi ve köprünün ve çevresinin fotoğraflarını çekmeyi severler. Meriç Nehri kıyısındaki çay bahçeleri, dinlenmek için sakin bir yerdir. Bu tarihi nehir kenarı ortamı, özellikle bahar aylarında gözlere ziyafet sunar.

Eski Camii

Çelebi Sultan Mehmed, Edirne’nin en eski camisi olan Eski Cami’yi, Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci başkenti olduğu 15. yüzyılın başlarında inşa ettirmiştir. Cami, çok sütunlu erken dönem Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Caminin duvarlarındaki hat sanatı ve Kâbe’den getirilen Hacer-ül Esved parçası, caminin maneviyatı açısından oldukça önemlidir. Eski Cami, Edirne’de manevi açıdan en güçlü ziyaret yerlerinden biridir. Selimiye ve Üç Şerefeli Camileri’nin yakınında, tarihi merkezde yer almaktadır. Sade ve tarihi dokusuyla mistik bir havaya sahiptir. Caminin sanatsal değeri ise içindeki güzel hat sanatı sayesinde daha da yüksektir.

Rüstem Paşa Kervansarayı

Mimar Sinan, Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı Sadrazam Rüstem Paşa için Rüstem Paşa Kervansarayı’nı inşa ettirmiştir. 16. yüzyılda önemli bir ticaret ve konaklama merkeziydi. Restore edilerek otele dönüştürülen kervansaray, Osmanlı tüccarlarının hayatının nasıl olduğunu göstermektedir. Dikdörtgen bir avlusu ve iki katlı revakları vardır. Kervansarayın zemin katında yöresel ürünler ve hediyelik eşyalar satan dükkânlar bulunmaktadır. Bu tarihi yapı, Edirne’nin merkezinde yer almakta olup, aynı zamanda Ali Paşa Çarşısı’na da yakındır; bu da onu bu kadar ünlü kılan bir diğer sebeptir. Rüstem Paşa Kervansarayı, Edirne’de konaklayabileceğiniz ve aynı zamanda tarihi mimariyi görebileceğiniz eşsiz bir yerdir. Kervansarayın güçlü taş duvarları ve geniş avlusu, dönemin mimarisinin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir.

Enez Kalesi

Enez Kalesi, Edirne’nin Enez ilçesinde, Ege kıyısında yer alır. MÖ 7. yüzyıla kadar uzanan köklü bir geçmişi vardır. Antik çağlarda Ainos olarak adlandırılan kale, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de kullanılmıştır. Yüksek bir tepe üzerine inşa edilmiş olup, Saros Körfezi ve Gala Gölü Milli Parkı’nın muhteşem manzaralarına sahiptir. Kalenin içinde, daha sonra camiye çevrilen bir Bizans kilisesinin kalıntıları bulunmaktadır. Enez Kalesi, eşsiz tarihi ve deniz manzarasıyla Edirne’de ziyaret edilebilecek harika bir yerdir. Geçmişte, Enez’deki bu tarihi yapı, kara ve deniz ticaretini kontrol etmek için çok önemliydi.

Ali Paşa Çarşısı ve Tarihi Hanlar

Ali Paşa Çarşısı, Edirne’nin en hareketli ve tarihi alışveriş merkezlerinden biridir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan’ın çırağı tarafından inşa edilmiştir. Yaklaşık 300 metre uzunluğunda ve yüzlerce dükkâna ev sahipliği yapan bu kapalı çarşı, geleneksel Osmanlı çarşı kültürünü canlı tutar. Ali Paşa Çarşısı, alışveriş yapmak ve yöresel lezzetler hakkında bilgi edinmek için harika bir yerdir. Edirne’nin meşhur peynir helvasını, badem ezmesini, kokulu sabunları ve diğer yöresel ürünleri burada bulabilirsiniz. Şehrin merkezinde bulunan bu çarşı, Edirne’nin en önemli turistik yerlerinden biridir. Tarih dolu bir alışveriş deneyimi sunar. Çarşının gerçek atmosferi ve zanaatkâr kültürü, alışverişi çok keyifli hale getirir.

Erikli Plajı ve Saros Körfezi

Erikli Plajı, Edirne’nin Keşan ilçesinde popüler bir yaz turizm merkezidir. Saros Körfezi’nden gelen berrak sulara ve uzun, kumlu bir plaja sahiptir. Saros kıyısındaki Erikli, “kendi kendini temizleyen körfez” olarak bilinir. Deniz ve güneşin tadını çıkarmak isteyenler için harika bir yerdir. Plajın yakınında konaklama, yeme-içme için birçok mekan bulunmaktadır. Erikli Plajı, tarihi şehir merkezinden uzakta dinlenmek istiyorsanız Edirne’de ziyaret edilebilecek harika bir yerdir. Bu, Edirne’nin deniz turizmi için ne kadar iyi bir yer olabileceğini göstermektedir. Temizliğiyle ünlü bu plaj, Ege ve Marmara denizlerinin buluştuğu noktada yer almaktadır. Erikli ayrıca, bölgeyi daha da cazip kılan rüzgar sörfü ve yelken gibi su sporları olanaklarına da sahiptir.

Karaağaç Tren Garı ve Lozan Anıtı

Edirne’nin Yunanistan sınırına yakın Karaağaç semtinde bulunan Karaağaç Tren İstasyonu, neoklasik mimarinin muhteşem bir örneğidir. İstasyon binası, eskiden İstanbul ve Paris arasındaki tren hattının önemli bir durağıydı. Günümüzde ise Trakya Üniversitesi Sanat Fakültesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. İstasyonun hemen yanında bulunan Lozan Anıtı ve Müzesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir tapusu sayılan Lozan Antlaşması’nı anmak için inşa edilmiştir. Bu mekan, eski tren yolculuklarını anımsatırken yakın tarihimiz hakkında bilgi edinmenize de yardımcı olur. Karaağaç, hem tarihi hem de sembolik değeriyle Edirne’de görülmesi gereken önemli bir yerdir. Ziyaretçiler, istasyonun güzel mimarisinin ve anıtın bulunduğu meydanın fotoğraflarını çekmeyi çok sever.

 

Bir Cevap Yaz